“Hibrit ve elektrikli araçların kullanımı günümüzde giderek artıyor. İçten yanmalı motorlara göre daha çevreci görülmesi ve petrol kaynaklarının azalıyor olması bu teknolojilere olan ilgiyi giderek arttırıyor.”
Hibrit ve elektrikli araçların kullanımı günümüzde giderek artıyor. İçten yanmalı motorlara göre daha çevreci görülmesi ve petrol kaynaklarının azalıyor olması bu teknolojilere olan ilgiyi giderek arttırıyor.
Araçlar enerji kaynağı ve motor tahrik yöntemine göre 3 sınıfta toplanmaktadır.
İlk elektrikli araç (EA) modeli Profesör Stratingh tarafından 1835 yılında Hollanda’da geliştirmiştir.
1901’de “New York Taxi” firması elektrikli araçları taksi olarak kullanmaya başlamıştır.
1900 yılında French Electroautomobile ve 1903 yılında Krieger elektrikli-benzinli araçları üretilerek ilk kez hibrid konfigürasyon modeli denenmiştir.
Ferdinand Porsche bu dönemlerde ilk deneysel hibrid elektrikli aracın (HEA) tasarımını yaparak Mixt Wagen adını vermiştir.
Günümüzde hibrit ve elektrikli araç adetleri giderek artış gösteriyor ancak halen içten yanmalı motorlara sahip petrol türevli yakıt kullanan araçların sayısını geçmiş değil. Bu tablonun yakın gelecekte hibrit ve elektrikli araçlar yönünde değişeceği öngörülüyor. İşin ilginç yanı 1900’lerde tablo günümüzden farklıydı. Solda yer alan grafik 1900 yılında ABD araç satışlarının dağılımını gösteriyor. Görüleceği gibi o yıllarda elektrikli araç oranı benzinlinin üzerinde yer almaktaydı.
1912 yılında 186 patent sahibi Amerikalı bir mucit olan Charles Kettering motorun kas gücü yerine elektrik marş motoru ile çalıştırılmasını sağlayana kadar Elektrikli Araçlar pazarın önemli bir kısmına sahipti.
Günümüzde elektrikli araçlar kendi içinde farklı tiplerde üretilmektedir.
%100 Elektrikli Araçlar (BEV): şarj edilebilen bir batarya sistemi ve elektrik motoru haricinde başka bir tahrik kaynağı bulunmayan elektrikli araç türüdür.
Hibrit: Elektrik motoru ile birlikte içten yanmalı motora sahip araçlardır. Dışarıdan şarj gerekliliği yoktur.
Plug-in Hibrit (PHEV): Esasında diğer hibrit araçlar ile temelde aynıdır. Farkı kablo ile dışarıdan şarj edilebilir olmasıdır.
Günümüzde birçok ilgili kaynakta 2030 yılına kadar elektrikli ve hibrit araç oranının içten yanmalı motorların üzerine çıkacağı yönünde tahminler yer almaktadır.
J.P. Morgan tarafından yapılan tahmine göre bu oran 2030 yılında %59 elektrik, %41 içten yanmalı motorlu araçlar şeklinde olacaktır.
Dolayısıyla elektrikli ve hibrit araçlar ile ilgili teknoloji geliştirme ve üretme çok daha önemli hale gelmektedir. Batarya teknolojileri, batarya yönetim sistemleri, elektrik motorları ve kontrol üniteleri, güç dağıtım sistemleri gibi parça grupları artık çok daha kritik ve daha fazla çalışmanın yapılması gereken alanların başında geliyor.
Bu parça gruplarından biri olan Batarya Yönetim Sistemi (BMS), bir veya daha çok hücreden oluşan batarya paketlerinin şarj ve deşarj sırasında denetimini ve yönetimini yapan sistemlerdir. Batarya paketlerinde akım, gerilim, sıcaklık vb. önemli değerlerin ölçümünü yaparak, optimum değerlerin dışına çıkıldığında sisteme müdahale eden yapılardır. Bu sistemle yüksek sıcaklık, aşırı şarj veya deşarj, yüksek akım, yüksek gerilim, kaçak akım gibi güvenlik problemi de yaratabilecek sorunların tespiti ve önlenmesi sağlanmakta, bataryaların daha verimli ve uzun ömürlü olması mümkün olmaktadır. Hem donanım hem de yazılım çözümü gerektiren bu sistemler özellikle elektrikli ve hibrit araçlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ecoplas olarak işbirliği içinde bulunduğumuz EATRON firması ile birlikte BMS ürün geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yazılım tarafında EATRON’un desteğini alırken elektronik donanımın tasarımı, yazılımın entegrasyonu, prototip imalatı ve testlerin yapılması gibi faaliyetleri ise AR-GE Merkezimiz bünyesinde gerçekleştiriyoruz.
Ecoplas’ın BMS çalışması ile ilgili haberi okumak için tıklayın: Yerli batarya için işbirliği